Ev içi şiddet

Bu nedir?

Şimdiki ya da eski koca veya eş tarafından uygulanan şiddet, ev içi şiddet olarak nitelenir.

Kadınlara karşı şiddet, büyük çoğunlukla kendilerine ait dört duvarın sözümona koruyuculuğu altında meydana gelir ve çoğu kez bir defalık bir olay olmayıp şimdiki veya eski bir eş ilişkisinin çerçevesinde tekrar tekrar ortaya çıkar. Her türlü sosyal tabakadan gelen, geliri ve eğitim durumu farklı farklı olan, her kökenden kadın şiddet mağduru olabilir.

Olay yerinin her zaman kadının kendi evi olması da şart değildir. Bir erkek (eski) karısını sokakta tehdit ediyorsa da, kendisi başka bir dairede, aynı ya da başka bir ikamet yerinde ya da kuruluşta kalıyorsa da bu şiddet, ev içi şiddet olarak nitelenir.

Kadınlara yönelik ev içi şiddet büyük çoğunlukla erkekler tarafından uygulanır. Eş ilişkisindeki şiddet yıllar boyu sürebilir ve dozu giderek artabilir. Olayların büyük bir kısmında şiddet birden fazla düzeyde uygulanır: bedensel, ruhsal ve cinselleştirilmiş olarak. Mesela tekme, tokat, yakma, asit atmanın yanısıra ev içi şiddet mağdurlarının cinsel eylemlere maruz bırakılması, zorlanması ya da tecavüze uğraması hiç de az görülen olaylar değildir. Ruhsal şiddetin küfür, aşağılama, sosyal tecrit ve ayrıca çalışma, dolaşma, kendi fikrini söyleme yasakları gibi çok çeşidi vardır ve birçok mağdurun hayatında ağır etkiler bırakır. Ev içi şiddet, mağdur kadınlar açısından karmaşık, tehdit edici ve aşağılayıcı genel bir durum anlamına gelir.

Şiddete uğramış kadınlar çoğu kez kendilerini yalnız bırakılmış hisseder ve kendilerine yapılan şeylerden utanç duyarlar. Eşlerinden duydukları korkuya, çocukları için duydukları kaygıya veya komşuları, akrabaları ya da iş arkadaşlarının yaptığı „dedikodunun“ yarattığı sıkıntıya, sıklıkla suçluluk ve çaresizlik duygusu da eklenir. Sürekli hale gelmiş ev içi şiddet, mağdurlarını bir sonraki, hesaplanamaz şiddet patlamasından sürekli olarak korku duydukları bir yaşama mecbur eder. Çocuklar çoğu defa, annelerine yönelik ev içi şiddetten, dolaylı ya da dolaysız olarak mağdur olurlar. Onların da kendilerine özgü bir desteğe gereksinimleri vardır.